Kendi mecrasında akıp giden iki ırmakken biz, kesişti yollarımız, karıştı sularımız bir gece vakti, bir denizin arifesinde.. Su gibi karıştık, suya kardeş gibi..
Halbuki Eylül'dü hala.. Sokaklar o kadar da tenha değildi.. Evlerine çekilirken insanların adımları, bizim adımlarımız döküldü sokaklara, benimkiler biraz aksak..
Masada yağmurlu ve şemsiyeli bir kadın, demirden.. Bir kahve içilmişliği.. İki kadeh, tortulu.. İki kadeh, biri son yudumuna kadar içilmiş -hayır, son yudumunda içilmiş-.. Yatakta bir hayalet.. Sırtımda karışık çarşaf izleri.. Yatakta kocaman rüzgarların ayak izleri.. Yatakta, senli bir rüyanın kalıntıları..
Kainata haber saldım, bugün güneş erken gidecek, ve uzunca bir süre gelmeyecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder