4 Ocak 2012 Çarşamba

hayatın şeker tadı..

bir gün kendini öyle bir yerde bulursun ki, koca kainatta olmak istediğin başka bir yer olmaz.. yaşamış, yaşayan hiç bir insan, hiç bir menekşe, hiç bir bulut, hiç bir kedi, hiç bir ırmak, seni çağırmaz olduğun yerden.. hep orada olmak istersin..

yaz günü bir tene düşmüş bir su damlası gibi, usulca eriyip, biraz buharlaşıp, düştüğün tenin gözeneklerinden içeri sızıp orada kaybolmak istersin..

onca yaşadığın yalnız anları, yürüdüğün sokakları, su içtiğin çeşmeleri, boğulduğun denizleri, seni kahreden şarkıları, düşsüz uykuları, vedaları, düştüğün yolları, unutmaları, unutulmaları, vefasızlıkları elinin tersi ile bir kenara iter, hayata yeniden başlarsın.. her şeye yeniden başlarsın.. biraz acemi, biraz aceleci.. biraz sessizce akıp giden bir ırmak gibi, biraz bulutların ardından sahneye çıkan güneş gibi.. bazen yeni doğmuş bir bebeğin uykusundan uyanışı gibi..

ardında kalan hiçbir şey içini acıtmaz, yüzünü döndüğün şeyi gördükçe.. bir çırpıda silersin her şeyi.. bir solukta unutursun bütün kötülükleri, geriye sadece iyilikler kalır..

giden hiçbir şeye üzülmezsin, gelene yakınlaştıkça..

hayat bazen bazı anları siler, ve sen sadece sevdiğinle kalırsın.. hayat bezen bütün gürültüleri siler, ve sadece en sevdiğin şarkıları duyarsın.. hayat bazen btün bulutları iter bir köşeye, ve pırıl pırıl bir gökyüzüne bakarsın..

"tadını çıkart" diyerek piçlik etmeyeceğim.. tadını hiç kaybetmemek için ne yapmak gerekirse onu yap..