9 Ekim 2011 Pazar

wicked game..

tanrım.. lütfen; kolundaki, biz gelen ve geçmekte olan kullarınının kollarındaki saatlerden çok farklı olan saate bak, bu günü, bu saati ve bu saate dünyaya yağdırdığın yağmuru hatırla.. tebriler tanrım! yağmur için bir motivasyon kazandınız..! beyfendinini söylediğinin aynısından rica ediyorum..


tanrım.. çok ıslanmadım, çok yaşlanmadım... çok yaşlanmadım tanrım... bu halimle, sana az evvel kadıköy sokaklarında yanağıma düşen her bir damla için teşekkürler.. mevsimin adını zikretmeyeceğim ama;


biz türkiyede yaşayanlar, buna sonbahar demeyi tercih etmişiz.. bi düşünsene.. baharın sonu.. kışın başı demek bu tanrım.. kışın ne demek olduğunu bilirsin.. kış üşümek demek.. kış yalnızlık demek.. kış, uzun geceler demek.. kış, uzun gecelerde karanlık gökyüzü demek.. kış, iki kişilik battaniyeye tek kişilik sarılmalar demek.. kış, ağaçların çıplaklığı demek..


"fall" demiş başka birileri buna tanrım.. gerçi o dili konuşan kaç kişiyle iletilimin var, bilmiyorum.. ama fall, benim bildiğim, aynı zamanda "düşüş" demek.. bu yüzden mi düşüyorum, bu yüzden mi tutunmaya çalışıyorum, bu yüzden mi tutunamıyorum, tanrım? (rica ederim, bana selim ışık'tan bahsetme)


bu dünya bşir yangın yeri tanrım..


"the world was on fire, no one could save me but you"





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder