2 Ekim 2011 Pazar

ferfecir...


nehirler, dereler, ırmaklar göller bir tarafta dursun da; ben ne denizler, ne boğazlar ne okyanusların üzerinden geçtim.. üstelik öyle bir kuş uçumu gibi değil, ağır ağır.. dünyadaki bütün saatler durdu sanırdım, o kadar ağırdı ilerlemek..  günler günleri kovalar gibiydi sanki ama etrafta denizden başka hiçbir şey olmazdı o zamanlar.. bazen güneş doğardı, bazen ay.. bazen güneş batardı, bazen ay... 


bir denizciyle evliydim.. evli dediğime bakılmasın.. bir evimiz yoktu.. bir gemimiz vardı bizim.. biz onunla aylarca, ama aylarca yürüdük bu dünyanın denizleri üzerinde..

siz hiç, ufkunuzda yağmur gördünüz mü? ben gördüm..
ileride, çok ileride kopan bir fırtına ya da? ben duydum..
sizin hiç, güneşin nereden battığınını anlayamadığınız bir gurubunuz oldu mu? benim oldu...

pasifikte bir akşam üzeriydi.. güneşin batacağı saatti.. güvertedeydik.. pasifikte güverteye çıkmak tehlikelidir.. ben tavsiye etmem.. yaparım.. ama size tavsiye etmem.. size kıyamam.. kendime kıyarım sadece...

evet, pasifikte bir akşam üzeriydi, ve güneş yerini aya bırakmak için almış başını gidiyordu.. nasıl olduğunu hiç bilmiyorum, ama gökyüzünde hiç bulut yoktu.. sanırsınız ki, bulutlar örgütlenmişler de hepsi ufuk çizgisine toplanmışlardı. .inanın nasıl olduğunu hala bilmiyorum, ama bütün bulutlar olaysız dağılmadan tam önce, ufuk çizgisinde birikmişler ve her biri kendine bir renk edinmişti.. dört bir yan.. sayıyla üç yüz altmış derece.. yukardan bir ses, " etrafınız sarıldı" dese, yadırgamayacaktık, teslim olacaktık.. işte tam orada, ne yön duygusu ne başka hiçbir duygu vardı.. sadece merak ediyorduk, acaba güneş tam olarak nereden batıyordu.. kızıllık bütün bulutlardaydı çünkü.. şimdi size anlatmamdan ufukta sadece bir kızıllık olduğunu zannederseniz, çok yanılırsınız.. istemem o kadar yanılmanızı.. bu hayatta yanılacaksanız da, lütfen bu güzel bir manzaranın ne kadar güzel olduğunu anlayamamakta olmasın.. kendinize yanılacak başka daha kötü manzaralar bulun da, bunda yanılmayın.. çünkü, bulutlar sadece kızıl değildi.. pembe bulutlar gördüm.. eflatunlarını gördüm.. birer ikişer değil, tekrar edeyim, anlatamadım galiba..rakamla üçyüz altmış derece büyüklüğündeki bir alanı tıka basa dolduracak kadar çok bulut.. yeşillerini bile gördüm.. utanmasam, gökyüzünü de masmavi koca bir bulut sanacağım, o kadar.. güneş, liderleriydi ve onlar liderlerini açık etmemek için, gizlemek için orada kanıyorlardı.. kandırıyorlardı..

o zamanlar elimde tek bir kaset vardı.. tek bir kaset.. baştan sonra tüm dünyaya yetti desem inanır mısınız? bunun pek umurumda olduğunu söyleyemem.. inanmayın.. ben biliyorum.. ben eminim.. bir gün değil, bir ay değil, bir mevsim değil.. tam dört mevsim, tam üç yüz altmış beş rüya boyunca tek bir albüm yetti bütün dünyaya.. 

çok sihirliydi ayışığı.. kendini sere serpe denize bırakırdı bazen.. denize baksanız, göğü görebilirdiniz o zamanlarda.. göğe baksanız, yıldızları.... 

o tek kaset yetiyordu, göğe de, ayışığına da yıldızlara da şarkılar söylemeye.. gittiğimiz ülkelerdeki yoksul insanlara da dinlettim ben o şarkıları.. bir kadın ağladı.. 

güney kore'de bir öğrenci eyleminde bir taş bile attım.. buna kesin inanamayacaksınız..

ama şimdi nasıl anlatsam, pasifikteki ayak izlerinin sesiyle bu şarkıların sesinin karıştığı anları.. bilseniz ki, kızıl deniz bu şarkılarla içilen bir deniz olur, içtiğiniz rakıyı bir tarafa bırakır, kızıl denizi içersiniz, biliyorum..

sizin burada saçlarınızı rüzgarların uçuşturduğu zamanlardı o zamanlar, benim pasifikte ruhum uçtu.. 

ama, biliyorum size aysız gecelerden bahsetsem, hepiniz hemen anlayacaksınız ne olduğunu.. ah, bir de pasifikteki aysız geceleri anlatabilsem.. bilseniz yakamozların o aysız gecelerde, ayın milyon tane çocuk doğurup da denize düşürdüğünü..  ah anlatabilsem keşke bir yakamoz birikintisinden geçerken yüzümün nasıl aydınlandığını... anlatmam.. anlatamam çünkü.. eksik kalır, ihanetten sayılır...

anlatabilsem bütün bunları.. o yolculuktan yıllar sonra, o şarkıları dinlediğimde neden hıçkıra hıçkıra ağladığımı anlatmama gerek kalmaz.. hiçbiriniz neden diye sormazsınız, eminim.. hatta belki aranızda benimle birlikte ağlayan bile çıkar, kimbilir?

Aşklar ölüyor ölmesine de, bazı şarkılar hep dipdiri bu yeryüzünde…


                                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder