12 Ağustos 2011 Cuma

hüzne bu yoldan gidilir..

Başka tellerde cambazız şu anda seninle..


"bu akşam adres defterinde.. s harfinin olduğu yerde bulup, ya sil ya yak adımı.. ya da sessizlik koy yerine".. adım ne? seda.. adımın seda manasının da ses olduğunu düşündüğümüzde.. adımın yerine sessizlik konmasını istememden daha doğal ne olabilir ki?  şiir, kadının ağzına yapışanı öpmesidir..
Bu yazılanları kaydetmek istiyorum..bunu istememin nedeni.. bu konuşmanın içinde çok benim var. bir sürü ben.. seda.. sedanın olmak istediği.. sedanın olamadığı...  yarın okurken onlarla tanışmak istiyorum.. en güzelinin şerefine kadeh kaldıracağım..


Bu arada, hüzne giden yolu insanlık tarihine bir not olarak düşmek istiyorum:
 http://fizy.com/#s/1aj8uj


"şimdi, felsefe yapılacak saat mi? Sevişilecek saatte felsefe yapıyosun" diyen varsa aranızda, cevabımı merak edenler bi cümle sonrasına baksın.. "felsefe yapılacak her saate sevişiyo olman lazım bunun için"


“insan ilginç ya da yararlı ne anlatabilir ki? Başımıza gelmiş olan şeyler, ya herkesin başına gelmiş, ya da yalnızca bizim başımıza gelmiştir. İlk durumda bayatlamıştır, ikinci durumda da bizden başkası anlayamaz onları” dendikten sonra, hayat o kadar da çoğul değil diye uzaklara dalası geliyor insanın..

2 yorum:

  1. ömrünün ikinci yarısına başladığında insan,vakit kaybetmek istemiyor.Daha önceki ''daha çok,daha hızlı,daha yüksek,daha güzel'' telaşına benzeyen telaş değil bu,başka şey.Ayıklamak istiyorsun,tahammül ettiğin,seçtiğini sandığın ama seçmediğini artık anladığın,zamanını ve dermanını boşyere emdiğini bildiğin her şeyi,büyük ve biraz da kederli bir bahar temizliğiyle göndermek istiyorsun geçmişe.Çünkü birinci yarıyı herkes gibi otuz beş yıl olarak tamamlamış olsan da ikinci yarının ne kadar süreceğini bilmiyorsun.Birinci ve ikinci yarı arasındaki farkın bu olması dehşete düşürüyor insanı.

    YanıtlaSil