9 Ağustos 2011 Salı

Yıldız tozu

Herşey, minicik bir yıldız tozunun soluğuma kaçmasıyla başladı.. Cümleler kurdum, cümleler bozdum sana.. Uzaktık demeye her yeltendiğimde, aynı göğün altında oluşumuz gelirdi aklıma, demez bi sigara yakardım.. O günden sonra çok oldu herşey. Yeşil çimeler çok yeşil, gece yıldızlar çok yıldız, gündüz evim çok dumanaltıydı.. Çoktu işte herşey.. Cümleler, virgüller, en çok da üç noktalar...

Sonra birgün "gökyüzündeki büyük salıncak" geldi.. Bindim ona.. Öyle devasa bir salıncaktaydım ki; geriye giderken, ayak parmaklarım karadenize battı.. hızımı alırken, topuklarım tuz gölünü teğet geçti. sonunda uzanıp da gökyüzüne baktığımda, gök senin göğüne en yakın göktü..

Yerden havalanıp, "sekiz çizen" bir halı üzerinde koşan deli fişek atlardık.. Halı yere düştü, düşten uyandık.. Sonra kalkıp denize gittik.. Daha güzel olsun susmak diye sen bira içtin, ben şarap.. Ben sende birayı tattım, sen bende şarabı sonra.. İşte o an, orada yağan yağmur, sadece denizi, sadece toprağı, sadece kedileri, sadece bankları değil, bizi de (ilk kez biz orada olduk.. sonra hiç olmadık zaten) ıslattı, yumuşattı... Başımıza gelen en iyi şey sandığım yağmur, meğer senin çeliğine su katmış...

Başımıza gelen en kötü şey, o salıncağa binerken son kez dönüp sana sarılmamdı.. En kötüsü buydu evet..

Herşey, minicik bir yıldız tozunun soluğuma kaçmasıyla başlamıştı..Şimdiyse öyle çok ki yıldızlar, yıldız yağmuruna şemsiye satan küçük bir dükkanım olsun istiyorum bir sahil kasabasında..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder