bizi, birbirimizi bulmamız için hazırlayan hayatın ta kendisine.. hiç eskimesini istemediğim, gideceğim her yerde, kalbime asılı dolaşacağım o koyun koyuna fotoğrafımıza.. senin yüzündeki, asla ihanet etmeyeceğim gülümsemene.. içimden hiç çıkmasını istemediğim kelebeklere.. geç değil, erken değil, tam zamanında olan doğduğumuz günlere.. vazodaki güllere.. birbirimizi beklediğimiz dünlere.. birbirimizin yannda olduğumuz bugünlere..
ikimizin arasından gelip geçen her saniyeye.. evin salonunda dolanan ve yüzüme çarpan her notaya..
neye içiyoruz?
sadece düne değil.. sadece bugüne değil... yarına.. birlikte geçireceğimiz kışın en soğuk gününe.. bize, ısınmak için birbirimize ihtiyaç duyduğumuzu zannettirecek bütün soğuk gecelere.. mutlu günlerimize.. hiç eksilmeyecek zannettiğimiz huzurumuza..
yaralarımıza sonra.. acılarımıza.. yalnız geçirdiğimiz tüm günlere.. sesimizi kimsenin duymadığını düşündüğümüz karanlık sokaklara.. eskimiş adımlarımıza.. bizi birbirimize hazırlayan bütün karanlık günlerimize.. sayıklamalarımıza.. kan ter içinde uykulardan uyanmalarımıza..
neye mi içiyoruz?
bizi; evrendeki birbirinden en uzak noktada duran ikimizi, yanyana getiren ne varsa ona.. bizim birbirimize kalmamız için, kimler gitmişse; onlara.. biz, birbirimizi duyalım diye, kimler susmuşsa; onlara.. biz, birbirimizin yanında mutlu olalım diye, kimler bizi üzmüşse, hepsine..
şimdi senle ben.. ikimiz.. ikimiz olmayı becerebiliyoruz ya.. içmesek bile sarhoşum ben..
Seda! Neye içiyoruz deseler, copy paste ederdim.
YanıtlaSilBirlikte içtiğimiz ilk gün, buna da içelim o halde..
YanıtlaSil